Hareket analizi ve terapinin iyileştirilmesine yönelik hedef
İnsan duruşu genellikle dik pozisyondaki insan vücudu parçaları arasındaki ilişki olarak anlaşılır. Baş ve boyun, gövde, üst ve alt ekstremiteler gibi belirli vücut parçaları nihai vücut duruşunda yer alır. İyi bir vücut duruşu; ayakta dururken ergonomik olarak avantajlı, hareket ederken mekanik olarak etkili ve iç organların normal işlevi için destekleyici olarak kabul edilir. Vücut duruşu sagittal, koronal ve transversal olmak üzere üç referans düzlemde tanımlanır ve değerlendirilir [1,2]. İyi insan duruşu için önerilen bir tanıma göre; “İyi duruş, vücudun destekleyici yapılarını, bu yapıların çalıştığı veya dinlendiği tutumdan (dik, yatar, çömelir veya eğilir) bağımsız olarak yaralanmaya veya ilerleyici deformiteye karşı koruyan kas ve iskelet dengesi durumudur. Bu koşullar altında kaslar en verimli şekilde çalışarak iç organlar için en uygun pozisyonları sağlayacaktır” [3]. Vücut duruşunun bu kadar kapsamlı bir tanımı bu makalede kullanılmayacaktır çünkü yazarlar dik durma pozisyonundaki insan duruşunun tanımına odaklanmıştır.
Fizyolojik omurga eğriliği, sagittal düzlemde iyi vücut duruşunun tipik bir özelliğini temsil eder. Servikal ve lomber omurga öne doğru (lordoz), torasik segment ise arkaya doğru (kifoz) kavislidir. Pelvis öne doğru eğimlidir ve alt ekstremite eklemleri nötr pozisyonda kalır. Bununla birlikte, optimum vücut hizalamasından birçok sapma vardır.
Sagittal düzlemde vücut duruşunun yapısal olmayan yanlış dizilimlerinin en yaygın türleri aşağıdaki gibidir: (1) lordotik postür, (2) kifotik postür, (3) düz sırt ve (4) sway back postür [4]. Her biri hem iskelet hem de kas sistemini etkileyerek fonksiyonel bozukluğa ve destekleyici yapıların daha fazla zorlanmasına yol açabilir. Genellikle, kaslarda lokalize olan rahatsızlıklar kısalma veya uzamalarına göre analiz edilir. Bununla birlikte, literatürde sunulan önerilere göre, iyi vücut duruşunu korumaktan sorumlu kaslar (stabilizatörler olarak adlandırılır) uzun bir süre boyunca yerçekimine karşı direnmek için uyarılmadığında, örneğin uzun süreli oturma sırasında, stabilize edici işlevleri, kas zayıflığı ile sonuçlanan hipoaktivite reaksiyonu ile bozulur. Lokomotor sistem stabilitesindeki eksiklik, stabilize edici fonksiyonun mobilize edici kaslar tarafından üstlenildiği kompanse edici bir mekanizmayı tetikler. Ancak bu kompansasyon, bir yan etki olarak mobilize edici kasların aktivitesinin artmasına (hiperaktivite) ve esnekliğin azalmasına yol açarak kas-iskelet sistemi içinde patolojik reaksiyon zincirine neden olabilir.
Skolyoz omurganın üç boyutlu karmaşık bir deformasyonudur; koronal düzlemde (yana) eğrilik, aksiyel düzlemde rotasyon (bükülme) ve sagital düzlemde (önden arkaya) deformiteyi içerir. Bu bileşenlerin her biri skolyozlu bireylerde omurganın genel şekline ve yapısına etkide bulunur. Skolyozu sagital düzlemde ele aldığımızda, bu düzlem omurganın genel dengesini ve bunun postür ve fonksiyon üzerindeki etkisini anlamak için çok önemlidir [5,6].
Postür kusurlarının nedenleri fiziksel, çevresel, sosyokültürel ve psikolojik nedenler olarak ayrılabilir:
- Fiziksel nedenler arasında; yaş, biyolojik cinsiyet, inaktif günlük yaşam tarzı (özellikle akıllı telefon kullanımı ve çevrimiçi oyunlar nedeniyle), hipermobilite veya hipomobilite sayılabilir.
- Çevresel nedenler arasında ergene fiziksel aktivite için yeterli yer ve koşulların sağlanamaması sayılabilir.
- Omurga bozukluklarının sosyo-kültürel nedenleri arasında; sürekli yenilenen internet çağıyla birlikte ergenlerin uzun süreli ekran kullanımının göz ardı edilmesi, ergenin gelişim sürecinin aile veya öğretmenler tarafından hem fiziksel hem de zihinsel olarak tam olarak desteklenmemesi veya nasıl destekleneceği konusunda bilgi eksikliği sayılabilir.
- Ergenlik dönemi, psikolojik sağlık açısından yaşamın hassas bir evresini temsil eder. Ergenlerde benlik saygısı oluşumu, kozmetik sorunlar, olumsuz beden imajı, yalnızlık ve depresyon hissi, zayıf psikolojik dayanıklılık ve sosyal bağlılığa neden olabilir. Tüm bu etkenler ergenleri sosyal olarak yalnızlaştırır ve fiziksel olarak inaktif hale getirerek hareketsiz bir yaşam sürmelerine neden olur. Fiziksel aktivite (FA) uygulamasının ergenler üzerinde olumlu bir etkisi olduğu, benlik saygısını artırdığı ve daha olumlu bir beden imajı yarattığı görülmektedir.
Duruş bozukluklarının nedeni ne olursa olsun, ergenin fiziksel fonksiyonu üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir ve genellikle psikolojik durumu üzerinde de olumsuz etkiye neden olur. Bir uzman, omurga rahatsızlığı tanısını koyduğu andan itibaren ergenin; multidisipliner rehabilitasyon ekibi, ailesi, öğretmeni ve arkadaşlarının desteğine ihtiyacı vardır. Tıbbi ekibin temel görevleri arasında ergene omurga rahatsızlığının ne olduğunu, tedavi ve rehabilitasyonun nasıl ilerleyeceğini açıklamak ve ergeni tedaviye aktif olarak katılması için motive etmek yer alır. Ergenle olumlu bir ilişki sürdürmek de bu süreçte çok önemlidir.
Bu kursta, genel olarak postüral kusurlarla başvuran bireylerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi için gerekli bilgi ve becerileri edinecek, spinal dizilime katkıda bulunan kas bileşenleri, postüral problemler ve skolyoz için tedavi seçenekleri ve uygun postüral yönetimde kas-fasya mekanizmaları hakkında bilgi edineceksiniz.
Postüral kusurların detaylı açıklamaları e-kılavuzda mevcuttur
.


Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!