VİDEO 4. Fasyalar I
Deri altında oluşan bağ dokularının birleşimi olarak tanımlanan fasyal sistem; tüm organları, kasları, kemikleri ve sinir liflerini çevreler, iç içe geçirir ve vücuda işlevsel bir yapı kazandırır. Tüm vücut sistemlerinin entegre bir şekilde çalışmasını sağlar. Postürle yakından ilişkili fasyal sistemlerin bir parçası olan yedi fasyayı tartışacağız.
Bunlardan ilki “Yüzeysel Sırt Çizgisi (SBL)” olarak adlandırılır ve parmaklardan dizlere-dizlerden alına kadar iki bölümden oluşur. SBL, vücudun tüm arka yüzeyini bir kalkan gibi birleştirir ve korur. SBL’nin genel postüral işlevi, vücudu tamamen uzatılmış bir pozisyonda desteklemek ve fetal pozisyonda gösterildiği gibi fleksiyona doğru eğilme eğilimini önlemektir. Gün boyunca devam eden postüral fonksiyon, miyofasiyal bandın kas kısımlarında daha yüksek oranda yavaş kas lifleri gerektirir. Aşil tendonu, sakrotuberöz ligament, torakolomber fasya, erektör spina ve oksipital çıkıntı SBL’nin bir parçasıdır. Diğer eklemlerin aksine, dizler SBL kaslarının etkisiyle arkaya doğru fleksiyona geçer. Ayakta dururken, SBL’nin kilitli tendonları tibia ve femur arasındaki duruş dengesini destekler. SBL’nin genel hareket işlevi ekstansiyon ve hiperekstansiyon oluşturmaktır (dizlerin altında fleksiyon hariç). İnsan gelişiminde, SBL kasları bebeğin başını embriyonik fleksiyondan kaldırır, vücuda yayılır- karın, kalçalar, dizler ve ayaklar – ilerleyen aşamalarla desteklenir. Bir çocuk dik duruşa doğru her gelişim aşamasında dengeye ulaştıkça, bu durum gerçekleştirilir. SBL’yi esnetmek için dizleri bükmeden gövdeden öne doğru eğilebilir veya dizlerinizin üzerinde otururken başınız yere değene kadar gövdenizi öne doğru eğebilirsiniz.
İkinci fasya olan “Yüzeysel Ön Çizgi (SFL)“, vücudun tüm ön yüzeyini ayakların üstünden kafatasının yan tarafına kadar iki parçada birleştirir. SFL’nin genel postüral işlevi, iskeletin bazı kısımlarını- pubis, göğüs kafesi ve yüz – yerçekimi çizgisinin ötesine dengelemek ve kaldırmak için gerekli gergin desteği sağlamaktır. SFL’nin miyofasyası aynı zamanda dizin postüral ekstansiyonunu da korur. SFL kasları, insan vücudunun ön yüzeyini kaplayan yumuşak ve hassas bölgeleri savunmaya ve ventral boşluğun iç organlarını korumaya hazır durumdadır. İşlevsel olarak SFL, falanks uçlarının etrafındaki periost aracılığıyla SBL ile birleşir. Postüre bakıldığında, dorsal fleksörler tibia-fibula kompleksinin çok fazla geriye gitmesini sınırlarken, plantar fleksörler de çok fazla öne eğilmesini engeller. Sagital postüral denge (A-P dengesi), bu iki çizgi arasındaki kolay veya gergin ilişki ile vücut genelinde korunur. Kas zincirlerinden ziyade fasiyal düzlemlerin parçaları olarak düşünüldüğünde, çoğu durumda SFL’nin aşağı doğru eğilim gösterdiğini ve SBL’nin yanıt olarak yukarı doğru eğilim gösterdiğini dikkate almak önemlidir. SFL’nin genel hareket işlevi gövde ve kalçada fleksiyon, dizde ekstansiyon ve ayak bileğinde dorsifleksiyon oluşturmaktır. SFL boyun seviyesinde karmaşık bir dizi eylem gerçekleştirir. Çeşitli eklemlerde ani ve güçlü fleksiyon hareketleri oluşturma ihtiyacı, SFL’nin kas kısmında daha yüksek oranda hızlı kas lifleri gerektirir. Öncelikle dayanıklılığa odaklanan SFL ile hızlı tepki veren SBL arasındaki etkileşim, biri gerildiğinde diğerinin aynı hat boyunca kasılma gereksinimini gösterir. SFL’yi esnetmek için, bir diz önde olacak şekilde şövalye pozisyonu alınabilir ve gövde kollarla geriye doğru uzatılabilir veya gövde yüzüstü pozisyonda ellerden destek alınarak yukarı kaldırılabilir.


Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!